Turan Gündemdeki Konuları Milat Gazetesi’ne Değerlendirdi
FETÖ başta olmak üzere Türkiye’nin terör örgütleriyle mücadelesi sürecinde dost ve müttefik ülkelerin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Başından beri AK Parti olarak terör arasında ayrım yapılamayacağını terörün kimliğine, inancına göre bir ayrıma gidilemeyeceğini belirttik. Yani “YPG iyi, IŞİD kötü”, “PKK kötü, FETÖ iyi” gibi bir anlayışın olamayacağını söyledik. Müttefiklerimizden de terör meselesine bu şekilde yaklaşmalarını istedik. Nitekim ABD’nin YPG eliyle IŞİD’le mücadele edemeyeceğini söyledik.
Bugün de FETÖ lideri Gülen’in iadesini istediğimiz ABD’den terör örgütleri arasında bir ayrım yapmaması gerektiğini söylüyoruz. Bu örgütün militanları 15 Temmuz gecesi 240 insanımızı şehit ettiler, milli iradeye kastettiler. Cumhurbaşkanımıza suikast yapmaya çalıştılar. Başta ABD olmak üzere müttefiklerimizin çok net bir tavır ortaya koyması gerekir. NATO üyesi ve AB’ye aday bir ülkenin terörle mücadelesine mi destek olacaklar yoksa bu mücadeleyi engelleyici bir tavır mı takınacaklar.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın son ABD gezisini kastederek “ABD’deki Cumhurbaşkanından utandım” dedi. Bu çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kılıçdaroğlu’nun üslûbunun çirkinliği bir yana, Kılıçdaroğlu iç politikadan anlamadığı gibi dış politikadan da anlamadığını bir kez daha ortaya koydu. Cumhurbaşkanımızın BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada FETÖ’den bahsetmesini, “FETÖ’yü dünyaya reklam yaptı” diye anlatıyor. Türkiye, daha iki ay önce kanlı bir darbe girişimi yaşamışken Cumhurbaşkanı’nın çiçek böcekten bahsetmesini mi istiyor? Elbette ülkenin Cumhurbaşkanı, bu girişimden ve bu girişimi tezgâhlayan terör örgütünden bahsedecek. Bahsederken de AB’den, ABD’den, genel olarak dünya kamuoyundan FETÖ’ye karşı mücadelede destek isteyecek.
Kılıçdaroğlu, bu üslûbuyla Yenikapı ruhuna zarar veriyor. Ancak Kılıçdaroğlu’nun bu üslûbuna karşın Cumhurbaşkanımız her fırsatta Yenikapı ruhunu ön plana çıkararak toplumsal birliğe önem verdiğini ortaya koyuyor.
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası Türkiye’de ne gibi bir değişim oldu? Türkiye artık daha güçlü bir toplum haline geldi diyebilir miyiz?
15 Temmuz öncesinde PKK ve IŞİD terör saldırılarını artırarak darbeye zemin hazırlamaya çalıştılar. Amaçlanan şey, halkta bir bıkkınlık yaratmaktı. Ancak, milletimizin ferasetli olduğunu tahmin edemediler. Onca darbe ve darbe girişimi atlatmış bir ülkede ne milletin ne hükümetin ne de Cumhurbaşkanı’nın böyle bir girişime asla izin vermeyeceğini düşünemediler. Milletin gücünü hafife aldılar.
15 Temmuz’da toplumun her renginden, her unsurundan, her görüşünden insan dışarı çıktı, tankların karşısında durdu, memleketin işgaline engel oldu. Türkiye’nin birlik ruhu kararlı bir şekilde ortaya kondu. Bu birlik ruhu, Yenikapı’da taçlandırıldı. Bu yüzden bugün birlik ve bütünlüğünü daha fazla sağlamış bir toplum gerçeği olduğunu ifade edebiliriz.
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, kayyım atamalarına tepki gösterirken yeniden sokak çağrısında bulundu. Demirtaş’ın bu söylemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
HDP, bir siyasi parti olduğunun bilinciyle hareket etmiyor. Adeta terör örgütünün siyasi kolu olarak işlev görüyor. Bir siyasetçi, siyasetini parlamento zemininde yapar. Başı her sıkıştığında sokak tehdidi yapmaz. Ne yazık ki, HDP’nin ve Demirtaş’ın sicili bu konuda oldukça kabarık. İki yıl önce HDP MYK’nın yaptığı çağrıyla sokağa dökülen terör örgütü mensupları 52 kişinin ölümüne neden oldular. 16 yaşındaki Yasin Börü, üçüncü kattan atılarak linç edilerek öldürüldü.
Keşke HDP sivil bir parti olmanın sorumluluğunu yerine getirseydi. Bütün ikazlarımıza rağmen Kandil’in gönüllü sözcüsü oldular. Toplum vicdanında mahkûm olan HDP’ye en sert tokadı da millet atacaktır. HDP’yi siyasetten tasfiye edecek olan millettir. Zaten son dönemde HDP’nin bütün çağrılarına rağmen HDP’nin hiçbir mitingine ve toplantısına vatandaşların katılmaması da HDP’ye olan tepkinin büyüklüğünü ortaya koyuyor.
Paylaş: