İttifakı Seçimde Millet Yapar

İttifakı Seçimde Millet Yapar

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan seçime MHP ve AK Parti’nin ayrı ayrı girmesinin her iki parti için de bir dezavantaj oluşturmayacağını söylüyor. Yerelde ittifakın zaten zor olduğunu anlatan Turan, “Unutmamak gerekir ki, bu millet izan sahibidir, irfan sahibidir, il il gerekli refleksleri gösterip fiili bir durumla adeta ittifak yapacaktır ama resmi ittifak iddiası geride kaldı” diyor.

AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan yerel seçim ve Cumhur İttifakı ile ilgili sorularımızı cevapladı. İttifak neden bozuldu gibi soruları geride bırakıp önlerine baktıklarını anlatan Turan, “İttifakı tabir caizse gözümüz gibi korumalıyız, ancak yerel seçimlerdeki siyasi atmosfer genel seçimlerdekinden farklıdır. Genel seçimlerde olduğu gibi bir ittifak kurmak adeta imkansız” diyor. AK Parti’nin metal yorgunluğunu üstünden attığının altını çizen Turan, 3 dönem belediye başkanlığı yapanlara da “tadında bıraksınlar” mesajı veriyor.

Yerel seçimlere AK Parti teşkilatı nasıl hazırlanıyor? Metal yorgunluğu aşıldı mı?

AK Parti’nin bunca yıllık başarısının birçok sebebi var. Bunlardan en önemlisi toplumsal gerçekliği okumaya çalışıyor, hata yapsa da kendini check edip revize edebiliyor. Yani demem o ki biz toplumu ezberlerden, tabulardan değil bizatihi sokaktan okuyoruz. Eğer gören gözünüz olarak esnafı, işiten kulağınız olarak taksiciyi seçmişseniz siz toplumla iç içesiniz demektir. Bu manada en büyük seçim stratejimiz geçmişte olduğu gibi parti teşkilatımızın sahada AK Parti’yi ve hizmetlerini anlatması, milletin derdiyle dertlenmesi olacak. Bu ciddi bir efor istiyor. Metal yorgunluğu dediğimiz şey burada devreye giriyor. Makamın gücüne adeta tapanlar, davasını değil, nefsini hayatının merkezine alanları, uzun görev süresini alışkanlık haline getirip kendinden başkasını görmeyenleri Cumhurbaşkanımız metal yorgunu olarak ifade etti ve hem kongre hem de genel seçimde önemli adımlar atıldı. Artık AK Parti silkelenmiş ve damarlarına taze kan pompalanmıştır. Dolayısıyla bu gündem büyük ölçüde geride kaldı, ama şimdi yerel seçimde de benzer adım atılması kaçınılmaz.

TADINDA BIRAKSINLAR

3 dönem aday olanlar kendiliğinden aday olmasın dediniz. Bu çağrıyı neden yapma ihtiyacı hissettiniz?

Ben siyasette yeni bir üsluptan, oluşturulması gereken yeni bir etikten bahsettim. Bu açıklamamın özü de aslında bahsettiğim bu etiğe dayanıyor. Siyaset meslek değil bir görev. Bu hep teorik olarak ifade edilir ama uygulamada ciddi sorunlar yaşanır. Kaldı ki bahsettiğim şey aslında AK Parti’nin kuruluş felsefesinde de, mevcut tüzüğünde de zikrediliyor. Biliyorsunuz parti tüzüğümüzde halen 3 dönem kuralı geçerli, fakat MKYK’nın bu kuralı esnetme yetkisi var. AK Parti’nin siyasetimize yerleştirmeye çalıştığı bu etiği kendim de dahil olmak üzere herkese hatırlatmanın doğru olduğunu düşünüyorum. Zira bulunduğumuz makamları kendimize tapulu saymak en büyük felaketimiz olur. Bu bireyselci yaklaşım hem sahibine hem de partimize büyük zarar verir. Keşke 3 dönem görev yapan belediye başkanlarımız genel merkezimizin elini rahatlatıp adaylık başvurusu yapmasalar da, eğer kendilerine ihtiyaç varsa genel merkezimiz takdir edip tekrar davet etse. Bu kötü bir çağrı değil. Kaldı ki 3 dönem yapan başkan düz mantıkla başarılı ki 3 dönem yapabilmiş. Tadında bırak işte. 3 dönem 15 yıldır, ne proje varsa yapmış, ne vizyon varsa ortaya koymuş olması lazım. Başka partililerimiz de diğer projelerini yapabilsinler, vizyonlarını ortaya koyabilsinler ama ben vazgeçilmem ben devam ederim başkası da asla olmaz diyorsa bu dil AK Parti’nin dili değil derim.

TEVAZU ARIYORUZ

Adaylar belirlenirken ne gibi kriterler üzerinden değerlendirilecek?

Bu kriterlerin esasını Cumhurbaşkanımız geçen gurup toplantımızda sıraladı. Adaylarımız evvela işinin ehli olacaklar. Ahbap çavuş ilişkisiyle kimse AK Parti’den aday gösterilmemeli. Yine tevazu da adaylarımızda aradığımız ana özelliklerden birisi. Geldiği yeri unutmayan, milletle yol yürüyen adaylar ihmal edilmemeli. Hata yapma lüksümüz yok, her yerel seçimde genelden düşük oy aldı AK Parti. Bu durumu değiştirmek zorundayız. 17 yıl geride kaldı, az zaman değil. Çileli, erdem sahibi gençlerimiz var, onların adaylığını beklemek yerine onları davet edip önünü açmalıyız. Umarım sık dokunur, hata yapılmaz.

YERELDE İTTİFAK ZATEN İMKANSIZ

Yerel seçimlerde ittifak olmayacağı açıklandı. Ancak bu açıklama yapılmadan da önce siz ortak adayın olumlu sonuç vermeyebileceğini ifade ediyordunuz ve “İl il, ilçe ilçe tam bir ittifaktan söz etmek doğru değil” diyordunuz. AK Parti yerel seçimlerde ittifakla gidilmesine nasıl bakıyordu?

Küresel saldırılara karşı direnen partilerin ittifakı demokrasi tarihine altın harflerle yazıldı. Bu ittifak ruhunun devamı hem ittifak partilerinin, hem de milletimizin geleceği için büyük fayda. İttifakı tabir caizse gözümüz gibi korumalıyız, ancak yerel seçimlerdeki siyasi atmosfer genel seçimlerdekinden farklıdır. En basitinden mahalli seçimlerde baraj yok. Başkan seçimi var ama bunun yanında il genel meclisi, belediye meclis üyesi gibi çok farklı değişkenler var. Yerelde bir parti birinciyken, genelde tam tersi olan iller var. Kolay değil yerel ittifak demek istediğim. Ayrıca olayı bu eksende değerlendirdiğiniz zaman genel seçimlerde olduğu gibi bir ittifak kurmak adeta imkansız. Bir de işin içine matematik hesaplar, masa başı toplanmalar eklenirse bu iş doğru sonuç doğurmayabilir. Zaten genel başkanlar gerekli açıklamaları yaptı ve resmi ittifak olmayacağını ifade ettiler. Unutmamak gerekir ki, bu millet izan sahibidir, irfan sahibidir, il il gerekli refleksleri gösterip fiili bir durumla adeta ittifak yapacaktır ama resmi ittifak iddiası geride kaldı.

HERKES DİLİNE AZAMİ DİKKAT ETMELİ

MHP’den AK Parti’ye karşı biraz sert açıklamalar yapıldı. AK Parti ise daha özenli bir dil kullandı. Bu üslup herhangi bir kırgınlığa yol açtı mı AK Parti’de?

Cemil Meriç’in güzel bir ifadesi vardır: “Biz münakaşamızda aynı graniti yontan iki heykeltıraş, hakikati arayan iki yol arkadaşı gibiyiz. Hedefimiz tahrip değil terkiptir.” Biz olaya bu pencereden bakmaya çalışıyoruz. Cumhur İttifakı’nın manasına aykırı üslup kullananları iki tarafın da sağduyuluları uyaracak ve ümit ediyorum ki tekrarı olmayacaktır. Bu ittifak klasik iki partinin çok ötesinde anlam taşıyor. Türkiye’nin geleceği için, tabi ki nezaketi, nezaheti elden bırakmamalıyız. Herkes diline azami dikkat etmeli.

ÖNÜMÜZE BAKIYORUZ

Yerel seçimlere ittifakla gidilmeme kararı, af ve andımız gibi konulardaki fikir ayrılıkları sonucunda mı alındı?

Bir kere şunu belirtmek gerekiyor: Bu karar bizim tarafımızdan alınmadı. MHP süreci değerlendirdi ve yerelde bir ittifaka gitmeyeceklerini net bir dille vurguladı. Buna mukabil Cumhurbaşkanımız da MHP’nin kararına saygı gösterdiğini ve her iki partinin yerel seçimlere kendi imkanlarıyla gireceklerini teyit etti. İki parti de bahsettiğiniz iki konuda görüldü ki farklı düşünüyor. Ondan mı oldu, yoksa bundan mı oldu meselesi artık geride kaldı. Önümüze bakıyoruz

GÖBEĞİMİZ BİRLİKTE KESİLMEDİ

Yerel seçimlere ayrı ayrı gidilmesi her iki partiyi nasıl etkiler?

İsmet Özel der ki: “Birleşebilmemiz için ayrı olduğumuzu kabul etmemiz kaçınılmazdır. İttifak kurabilmemiz için ise başka başka unsurlar olduğumuzun kabulü şarttır”. İttifaka bu minvalde bakmak gerekir. AK Parti ve MHP farklı programları, farklı vaatleri, faklı liderleri olan iki parti. Yakın görüşleri var, uzak görüşleri var. Özellikle 15 Temmuz sonrası süreçte büyük bir kararlılıkla önemli adımlar attı iki parti ama tabi ki göbeği bir kesilmiş iki hareket değil. Bir oyun bile önemli olduğu yerlerin varlığı düşünülürse, elbette yerelde ittifak olmamasının mutlaka farklı sonuçları olacak. Ne diyelim? Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.

CUMHUR İTTİFAKI ZEDELENMEZ

Cumhur İttifakı’nın ülkenin temel meselelerinde Meclis’te devam edeceği söyleniyor. İttifak ilk kurulduğu günkü ruhla devam eder mi?

MHP 15 Temmuz’dan sonra ülke meseleleri söz konusu olduğunda kendisini iktidar ya da muhalefet demeksizin hep konunun direkt muhatabı olarak gördü. Bugün gelinen noktada da Cumhur İttifakı’nı esas bir çatı olarak gördüklerini ve bu çatının devam ettiğini kendileri de belirtiyor. Dolayısıyla yerelde ittifak olmamasının bu ruhu zedelemeyeceğini düşünüyorum. MHP’nin bu hafta Mecliste bütün eleştirilere göğüs gererek Emeklilikte Yaşa Takılanlar diye bilinen hususta ortaya koyduğu tavır bu konudaki duyarlılığını gösteren somut bir adım oldu. Temel ülke sorunlarında bu ruhun devam edeceğine inanıyorum.

***

GÖKÇEK ADAY OLURSA SADECE AHMET HAKAN KAZANIR

MHP’nin Ankara adayının Melih Gökçek olacağı gibi bir ifade dile getirildi. Sizce bu gerçekleşir mi?

MHP’nin böyle bir teklif götürmüş olacağına inanmak istemem, ama doğruysa da Melih Gökçek partimizde uzun yıllar belediye başkanlığı yapmış, eğrisiyle doğrusuyla Ankara’da önemli hizmetlere öncülük etmiş, tecrübeli bir büyüğümüz. Kendisinin, hatırasını bu kadar hırpalayarak bir adım atmayacağını düşünüyorum. Zor sınavları başarı ile geride bıraktı. Makam, koltuk her şey değil. Kaldı ki böyle bir adım ne MHP, ne de AK Parti’ye bir fayda sağlar, ne de Melih Beye. Ama yapay da olsa bu gündemden Ahmet Hakan’a gün doğdu.

AK Parti’nin İstanbul ve Ankara adaylarının kim olacağı belirlendi mi? Bu konuda açıklama ne zaman yapılır?

Çanakkale’yle gelin bana. Genel Merkezimizin ilgili birimleri çalışıyorlar, biraz daha sabır.

KAYYUM İFADESİNİ SİYASİ LİTERATÜRDEN ÇIKARALIM

Kayyum atanan belediyelere özel bir seçim stratejisi izleyecek misiniz?

En başından beri HDP’den terör örgütleriyle arasına mesafe koymasını ve Türkiye’nin partisi olmasını istedik. Her fikir, görüş, iddia baş tacı; ama terör seviciliği, listelerin Kandil’de hazırlandığı, terörist cenazelerinde boy göstermenin en büyük iş olarak gösterildiği bu parti maalesef devletin, milletin kendine verdiği krediyi iyi kullanamadı. Terör neyse terör seviciliği ve destekçiliği de odur. Umarım aklını başına alır ve kayyum ifadesini siyasi literatürümüzden çıkarır bu parti. Çünkü terör destekçiliği olduğu sürece kayyum da olacaktır. İlgili bölgelerde halkımızın meseleye soğukkanlı yaklaşarak ve kimin hizmet ettiğini, kimin milletin kaynaklarını başka yerlere kullandığını takdir edeceklerini ümit ediyorum. Zira en yakın örnek olarak kayyum atanan belediyelere baktığında da, bu atamalardan sonra bölgelere nasıl hizmet gittiğini gördü halkımız.