‘Troya Eserleri Anavatanında Sergilenmeli’
Troya Müzesi’nin açılmasının kaçırılan eserlerin iade talebinde etkili olacağını vurgulayan Turan, “Önceden bir müzemiz yoktu. Artık devasa bir Troya müzemiz var ve eserlerin iade edilmemesi için hiçbir bahane kalmadı. Eserler çıkarıldıkları yerde sergilenir ilkesi göz ardı edilemez” dedi…
“Çingene Kız” kayıp parçalarına kavuştu.
Fırat Nehri kıyısındaki Zeugma Antik Kenti’nden çıkarılan ve yurtdışına kaçırılan parçalar ABD’den uzun bir yolculuktan sonra Türkiye’ye geldi.
Türkiye’nin bir çok tarihi eseri başta Almanya olmak üzere bir çok ülkeye kaçırıldı.
Kayıp eserlerden, hazinelerden biri de Troya’ya ait.
2018 yılı Troya yılı ilan edildi. Müzesi de yapıldı ve bir çok kayıp eser yurtdışındaki ülkelerden istenmeyi başlandı.
Troya binlerce yıllık tarih demek. Filmlere, tiyatrolara ve operalara konu olmuş müthiş hikâyeler barındırıyor içinde. Paris, Helen, Hektor…
Troya’nın izlerini hâlâ içinde barındıran Çanakkale’nin milletvekili AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turanile Troya üzerine konuştuk.
Troya’ya ait eserlerin kurnazca bölgeden kaçırıldığını belirten Turan, Troya hazineleri olan eserlerin tekrar Türkiye’ye geri verilmesini istedi.
Turan, “Siz kalkıp bir yere özgü endemik bir bitkiyi kökünden söküp, ‘ben bunu çok sevdim, bahçeme dikeyim’ diyebilir misiniz? Aç gözlüyseniz dersiniz ama o bitki size yar olmaz, kurur gider. Özellikle tarihi eserler de böyle. Siz hazımsızlıkla bir eseri ait olduğu kültür ve coğrafyadan koparırsanız o eser anlam kaybına uğrar, ışıltısını kaybeder. Biz diyoruz ki Troya’ya ait eserler kurnazca bölgeden kaçırılmış. Bu eserler anavatanına getirilip, o coğrafi, tarihsel doku eşliğinde sergilenirse ancak layık olduğu manaya kavuşabilir. Devasa bir Troya müzemiz var ve eserlerin iade edilmemesi için hiçbir bahane kalmadı. Eserler çıkarıldıkları yerde sergilenir ilkesi göz ardı edilemez. Troya’nın büyük bir değer olduğunu bütün dünya biliyor. Osmanlı’nın son dönemi Cumhuriyetin ilk döneminde burada yapılan kazılarda çok büyük oranda buranın hazinelerinin kaçırıldığını, bir kısmının Almanya’da bir kısmının Rusya’da sergilendiğini biliyoruz. Troya’ya ait eserlerin mutlaka Troya’da sergilenmesi gerekir” dedi.
Turan sorularıma şu yanıtları verdi:
‘Kurnazca kaçırılmış’
– Troya müzesi yapıldı ama bir çok eser yurtdışına kaçırıldı, geri almak için neler yapılıyor?
Troya’nın büyük bir değer olduğunu bütün dünya biliyor. Osmanlı’nın son dönemi Cumhuriyetin ilk döneminde yapılan kazılarda çok büyük oranda buranın hazinelerinin kaçırıldığını, bir kısmının Almanya’da bir kısmının Rusya’da sergilendiğini biliyoruz. Bu eserlerin geri getirilmesi talebinde en çok karşılaşılan mesele ‘size veririz ama nerede sergileyeceksiniz?’ deniyordu. Dolayısıyla eserin kendi mekanında sergilenmesi esası var. Troya’nın müzesi yoktu. Şimdi müzemiz ile bizim elimiz hukuken daha güçlü olacak. Bu sefer o eseri verdiğinde onu Troya’nın merkezinde sergileyeceğiz deme imkanı bulacağız. Türkiye’nin değişik yerlerindeki Troya’ya ait eserleri topluyoruz. Kültür Bakanlığımızın öncülüğünde başta Avrupa olmak üzere dünyadaki Troya’ya ait eserlerin hepsi için kendi müzesinde sergilenmesi talebimiz olacak. Ümit ediyorum bu müze eserlerin geri alınmasında büyük bir katma değer sağlayacak. Troya’ya ait eserlerin mutlaka Troya’da sergilenmesi gerekir. Siz kalkıp bir yere özgü endemik bir bitkiyi kökünden söküp, ‘ben bunu çok sevdim, bahçeme dikeyim’ diyebilir misiniz? Aç gözlüyseniz dersiniz ama o bitki size yar olmaz, kurur gider. Özellikle tarihi eserler de böyle. Siz hazımsızlıkla bir eseri ait olduğu kültür ve coğrafyadan koparırsanız o eser anlam kaybına uğrar, ışıltısını kaybeder. Biz diyoruz ki Troya’ya ait eserler kurnazca bölgeden kaçırılmış. Bu eserler anavatanına getirilip, o coğrafi, tarihsel doku eşliğinde sergilenirse ancak layık olduğu manaya kavuşabilir. Belirttiğiniz gibi önceden bir müzemiz yoktu. Artık devasa bir Troya müzemiz var ve eserlerin iade edilmemesi için hiçbir bahane kalmadı. Eserler çıkarıldıkları yerde sergilenir ilkesi göz ardı edilemez.
‘TÜM DÜNYA TROYA’YI BİLSİN İSTİYORUZ’
– Troya yılı ayrıca bu sene. Tanıtım için neler yapıldı?
2018 yılı, Troya’nın UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine girişinin yirminci yıl dönümü. Yurt dışında düzenlenen birçok fuara bu yıl Troya damga vurdu. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla yaklaşık 100’den fazla uluslararası fuarda 2018 yılı sonuna kadar Troya Yılı tanıtım temaları yer alacak. Yine Anadolu Ateşi dans grubunun 2018 yılı boyunca dünyanın 10 büyük başkentinde sergilemiş olacağı Troya müzikali ile dünyanın ilgisi Türkiye’de ve Troya’da olacak .
En son Almanya’da 52. ITB Berlin Uluslararası Turizm Fuarına katıldık. İlber Ortaylı, Ahmet Ümit gibi Türk yazarların ve Koreli yazarların katıldığı ‘Troya Yazar Buluşması’ oldu . Az önce belirttiğim Troya Operası, Troya Belgeseli gibi işlerin kıymetiyse bambaşka. Yani sonraki kuşaklara kalacak sanatsal ürünler konuldu ortaya. Bu manada Troya artık sadece Türkiye’de değil, Troya her yerde. Tüm dünya, bir marka olan Troya’yı bilsin istiyoruz.
‘ÇOK ÖZEL BİR MÜZE YAPILDI’
– Troya Müzesi nasıl oluşturuldu? Troya’nın bölge için önemi nedir?
Müzeden önce Troya’dan bahsetmekte fayda görüyorum. Bakın kökenleri M.Ö. eski tunç çağına kadar uzanan kadim bir Anadolu medeniyeti ve yerleşkesi var karşımızda. Homeros’un, İlyada ve Odysseia destanlarına konu olmuş; İskender’den Sezar’a, Fatih Sultan Mehmet’ten Mustafa Kemal Atatürk’e kadar, tarihin seyrini değiştiren herkese ilham vermiş bir destan, özellikle Doğu Batı karşılaşmasının bir simgesidir Troya. Tarihe referans olmuş böylesine ehemmiyet arz eden bir merkezi gün yüzüne çıkarmayı ve bir cazibe noktası haline getirmeyi kendimize görev saydık. İlkin bölgeye bir müze kazandırılması konusunda Kültür Bakanlığı, Valilik ve STK, Üniversite gibi yerel unsurlar adım attı. 2011 yılında ulusal mimarlık yarışmasıyla projesi belirlenen müzemize, 7 yılda 45 milyondan fazla para harcanarak hamdolsun bu yılın ekim ayı itibariyle kavuşmuş olduk. 12 bin 700 metrekare kapalı alanı bulunan müzemiz 7 bloktan oluşuyor. Müzemiz bahçesiyle birlikte 90 bin metrekare alana sahip. Konferans salonu, sergileme salonu, laboratuvar, etüdlük eser depoları, kafeterya vesair bölümleriyle bu müze hakikaten Çanakkale için deyim yerindeyse çok yakışıklı bir eser oldu. Bir kere bu yapıda merdiven kullanılmadı. Yaşlı ve engelliler müzemizdeki sergi salonlarını etrafı eğimli rampalardan rahatça gezebiliyorlar. Bu sayede ziyaretçiler bir yandan müze sergi salonlarında dolaşırken diğer yandan da Troya bölgesini izleme fırsatı yakalayabiliyor. Yine 4 katlı binanın dış cephesi corten (eskitilmiş metal) malzemeyle kaplı, doğayla uyumlu, gözü rahatsız etmeyen bir mahiyet arz ediyor. Söyleşimizi bu detaylara boğuyor olmamın sebebi, hakikaten bu eser sıradan bir eser değil. Üzerine işin uzmanlarıyla çok kafa yorulmuş değerli bir iş. Öylesine ince eleyip sık dokuduk ki bölge civarındaki köylerin elektrik direkleri, telleri falan manzarayı bozmasın diye yer altına alındı. Böylelikle köylerimiz adeta birer açık hava müzesi haline geliyor.
– Bu müze bölge turizmini nasıl etkileyecek?
Türkiye’nin en prestijli en iddialı müzelerden bir tanesi olacak. Troya’nın her hatırasını yaşıyorsunuz. Geçen yıl Troya Ören yeri ziyaretçi sayısı 400 bin kadarken, hamdolsun bu sayı şimdiden 600 binleri bulmuş durumda, fakat bu daha başlangıç. Nasıl ki 15 yılda Şehitlik ziyaretçi sayısını 300 binlerden bugün 3 milyonlara taşımayı başardıysak yakında Troya’ya yapılan ziyaretçi rakamları da milyonları bulacak inşallah. 2018 Troya Yılı kapsamında dünya genelinde çokça tanıtım organizasyonuna imza attık. Şuan Devlet Opera ve Balesi tarafından sergilenen bir Troya Operası var. Bu arada geçen hafta Troya Hazineleri-Asırlık Hasret belgeselinin galasını yaptık. 76 dakikalık yarı belgesel tadında harika bir film çıktı ortaya. Bütün bunlar Troya ve Çanakkale’yi odak noktası yaptı. Bölgeye gelen ziyaretçi sayıları bunun kanıtı.
‘Bir destan bir yol ayrımı’
– Çanakkale’ye ne gibi katkıları olacak?
Çanakkale, dört bir yanı buram buram tarih kokan bir yer. Şehitlik, Mehmet Akif Ersoy Evi, Kaz Dağları, boğaz, Assos her biri ayrı kıymet. Troya; aşktan intikama, kahramanlıktan zekâya uzanan veciz bir destan ve tarihi yol ayrımı gibidir. Bu manada Çanakkale’nin tarihi dokusuna büyük bir katkı oluşturacağı kanaatindeyiz. Bunun yanında işin bir de arkeolojik, bilimsel tarafları var. Yani bu tip müzelerin sosyal bilimlere ve sanata katkısı çoktur. Olaya entelekt olmanın ötesinde finansal da yaklaşabilirsiniz. Bölgeyi ziyaret eden turist rakamlarındaki tırmanış gerek ülke ekonomimizi gerekse de Çanakkale ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. Bölgede, emeğiyle el işi yapan kadınlarımızdan esnafımıza kadar pozitif bir etki, hareketlenme bekliyoruz.
90 bin metrekarelik alan üzerine kurulu
150’den fazla proje arasından seçilen, dünyanın en önemli çağdaş arkeoloji müzesi örneklerinden biri olan Troya Müzesi, 90 bin metrekarelik alan üzerine inşa edildi.
12 bin 750 metrekare kapalı alana sahip olan müzenin 3 bin 300 metrekaresini sergi alanı, kalanını ise sosyal donatılar, ofisler ve depolar oluşturuyor.
5 bin yıllık tarihin efsane ve mitlerine ev sahipliği yapacak olan Troya Müzesi’nde eserler büyük bir titizlikle yerleştirildi.
Troya Müzesi’nde, Troya ve Troas kentlerinden elde edilen taşınır taşınmaz yaklaşık 2 bin adet eser yerini aldı.
Paylaş: